13 Ağustos 2012 Pazartesi

Çaresizlik mi demeli?

Hiç çok sevdiğiniz ve gerçekten çok sevildiğinizi bildiğiniz halde bir şeylerin ters gittiğini daha doğrusu gidemediğini hissettiniz mi? Bir ilişkide sevgiden daha fazlasının gerektiğini içiniz yana yana anladınız mı? Onunla en lüzumsuz detaya kadar her şeyi paylaşmak isteyip paylaşamadığınız zamanlar oldu mu? Ben bunları yaşadım işte. Ona her şeyi anlatmak istedim, beni ağlarken, kızgınken, mutluyken, küfür ederken, en savunmasız anımda ya da şebeklikler yaparken görsün ve tüm bunlara rağmen beni sevsin istedim. Ve korktum; o hallerimi görürse beni sevmez ve benimle olmaktan vazgeçer diye korktum. Sonra da eğer beni tam anlamıyla tanımıyorsa beni nasıl sevebilir diye düşündüm. Sanki 'deli gibi sevdiği' kişi ben değil de sadece dışarı yansıttığım ben gibi geldi, üzüldüm. Belki kıskandım. Kulağa pek de mantıklı gelmiyor değil mi? Ama ben zaten mantık aramıyorum artık düşüncelerimde, söylediklerimde. Eğer aşıksan, bir süre sonra her şey değişiyor; mantıklı düşünemiyor, doğru kararlar veremiyorsun. Ve ben o durumda verebileceğim belki de en doğru kararı verip ona kendimi anlatmaya karar verdim. Kendi duygularına güveniyorsan ve onun da duygularından eminsen konuşmalısın bence, konuşabilmelisin. Çünkü eğer kendine geleceğinden ne beklediğini sorduğunda verdiğin her cevabın içinde 'O' varsa, sadece onunla bir gelecek düşünebiliyorsan kalbini sonuna kadar ona açmalısın. Bütün hayallerini, umutlarını ve sevgini gerçek seni sevmeyecek biri için kaybetmeye değmez çünkü. Onun için evet, kesinlikle eminim; doğru olan bu ve onunla konuşmalıyım.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder